Çocuklarda idrar yolu enfeksiyonları, idrar kaçırma, böbrek taşları

TRT Haber ekranlarından sağlık olsun programından merhaba sayın seyirciler. Biz bugün yine sizlerle birlikteyiz. Farklı bir hastalıktan bahsedeceğiz. Farklı bir uzman konuğumuzu stüdyomuzda ağırlayacağız. Biz bugün çocuklardaki böbrek hastalıklarından bahsedeceğiz. Ürologik problemleri konuşacağız. Sizler de bizlere elektronik posta ve twitter üzerinden ulaşabiliyorsunuz. Eğer çocuklarınızda böyle bir rahatsızlık hissediyorsanız, böyle bir şikayetiniz varsa ya da doktorumuzdan bazı öneriler almak istiyorsanız, bize elektronik posta üzerinden saglikolsun.trt.tr ve twitter üzerinden de trt6-saglikolsun adreslerinden ulaşabilirsiniz. Biz bugün çocuklarda idrar yolu enfeksiyonları, idrar yolu hastalıkları ve idrar kaçırma başta olmak üzere çok detaylı hastalıkları konuşacağız ve konuğumuzu şu an size tanıtmak istiyorum. Konuğumuz Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi çocuk urologisi klinik sorumlusu doçent doktor Koray Aras, hoş geldiniz hocam. Hoş bulduk. Nasılsınız? Sağ olun, sizler nasılsınız? Bizler de çok iyiyiz. Şimdi biz urologiyi biliyoruz aslında yetişkinlerde. Urologi neyle ilgilenir, ne yapar? Bu konuda bilgimiz var ama çocuk urologisi deyince sanki Türkiye'de yeni yeni oturmaya başlayan ve hepimizin yeni dikkatini çeken bir alan. Böyle biliyoruz ama gerçekten böyle mi? Sizden dinleyelim. Çocuk urologları ne yapar? Şimdi aslında çocuk urologisi çok eski bir branş ve Türkiye çocuk urologisi hastalarının çok olduğu bir ülke. Ancak çocuk urologisinin ayrı bir birim olarak çalışmaya başlaması Türkiye'de 2002 yılının sonlarına doğru başladı. Dünyada da zaten bu son yıllarda olan bir süreç. Artık her şey çok spesifikleşiyor. Tıpta da özellikle çocukların olduğu çocukla ilgili branşlarda tedaviler farklı, çocukların prezentasyonu farklı, kullandığınız aletler, cihazlar farklı, daha ince, daha spesifik, daha yoğunlaşmamız gerekiyor. O yüzden urologi içinde de çocukla uğraşan insanlara çok ihtiyaç var. Spesifik olarak daha çok buna zamana giren insanlara çok ihtiyaç vardı. Ve bu tür resmi programlar şu anda Türkiye'de 6-7 merkez sanırım. Biz de Ankara Atatürk Hastanesi'nde çocuk urologisi birbiri olarak 1,5 yıllık çalışmalarımıza devam ediyoruz. 5 yıllık urologi ihtisasının üzerine 3 yıllık bir çocuk urologisi eğitimi alıyor bizim yanımıza gelen arkadaşlarımız. Ve daha sonra çocuk urologisi uzmanı olarak yanımızdan mezun oluyoruz. Aslında sizin işiniz şöyle zor çünkü yetişkin insanlar sıkıntıları neyse çok kolay dile getirebiliyorlar ama siz çocukların o anki küçücük ağlamalarından veya sızlamalarından veya elleriyle göstermelerinden anlıyorsunuz ne demek istediklerini. Bu biraz daha zor olsa gerek. Hatta urologi, şimdi böbreklerinde bir şey var onu nasıl dile getirecekler, ne yapacaklar. Hem size hem ailelere aslında çok ciddi görevler düşüyor. Peki çocuklarda idrar yolu hastalıkları diye başlasak. Neleri sıralayabiliriz? Şimdi Türkiye akrabalerinin de çok fazla olduğu bir ülke olduğu için idrar yoluyla ilgili en nadir görülen hastalıklar bile dünyada Türkiye'de çok fazla görülen. En başta idrar yolu enfeksiyonlarını saymak gerek. Bunu böbrek taşları, idrar yolu taşları takip ediyor. Ve idrar kaçırmaları bugün de bahsedeceğimiz konulardan biri. İdrar kaçırma problemleri. Çocuklarda idrar reflüksü dediğimiz, mesanede biriken idrarın, normalde böbreğe geri kaçmaması gereken idrarın, böbreğe geri kaçmasıyla karakterize bir durumdur. Bunun gibi durumlar çocuklarda çok sık rastladığımız problemler. Onun dışında urologi sadece idrar yoluyla ilgili bir birim de değil, yine genital bölgenin mesela inmemiş testis gibi, hipospadyas gibi doğuştan sünnetlilik dediğimiz bu tür cerrahi:3 poblemleri ilgilendiren bir branş, çok geniş bir spektrum. Bu konudaki problemi olan bütün hastalarımıza yardımcı olmaya çalışıyoruz. Peki çocuklarda urologik rahatsızlıklar daha çok genetik faktörlere mi bağlı yoksa doğduktan sonra bakımıyla da alakalı olan urologik rahatsızlıklar var mı? Aslında her ikisi de diyebiliriz. Hijyenle ilgili problemler, birazdan enfeksiyonlardan bahsettiğimizde bunlara da değineceğim. Çok fazla Türkiye'de ama az önce söylediğim gibi kalıtsal problemler de çok fazla. Mesela bazı idrar kaçırma tipleri ya da böbrek taşlarının bir kısmı kalıtsal olabiliyor. İkisi de diyebiliriz. Peki idrar yolu enfeksiyonları belki de en sık rastlanan, çünkü yetişkinlerde de en sık rastlanan rahatsızlıklardan bir tanesi, urologda da en çok başvurulan çocuklarda idrar yolu enfeksiyonları. Herhalde onun annesinin ya da bebeğe bakan kişinin çok steril olmasıyla alakalı bir şey diye düşünüyoruz. Aklımıza enfeksiyon deyince o geliyor ama doğru mudur, böyle midir? Elbette hijyen her şeyin başı zaten. Çocukla uğraşıyorsanız. İdrar yolu enfeksiyonları üst olum yolu enfeksiyonlarından sonra çocuk yaş grubu enfeksiyonlarında en sık görülen enfeksiyonlar ve çoğu bunların baktirel enfeksiyonlar. Çocuk yaşına göre değişik oranlarda izliyoruz. Örneğin bir yaşının altındaki çocuklarda daha çok erkek çocuklarda bunu görüyoruz. Bunun sebebi çocuğun bezine bulaşan kakada kolibasili dediğimiz bir bakteri var ve bu bakterinin kancaları aracılığıyla çocuğun sünnet dokusuna tutunması söz konusu, kolonize olması söz konusu. Bu nedenle erkek çocuklar, özellikle bir yaş altında sünnetsizlerse eğer bu tür enfeksiyonlara sık rastlıyoruz. Ama bir yaşın üstüne çıktığında enfeksiyonların azalmaya başladığını daha çok kız çocuklarda ön plana çıktığını görüyoruz. Bunun da sebebi kızlarda dişi ortamla mesainin arasındaki açıklığın çok kısa olması diyebiliriz. İdraiyolu enfeksiyonları aslında çocuklarda tanımak çok zor. En büyük problem bu. Ben de tam onu sordum. Nasıl anlayacağız? Şimdi şöyle bir solum yolu enfeksiyonunu rahatça çocukta tanıyorsunuz ama idraiyolu enfeksiyonunu nasıl anlayacaksınız? Çocuklarda en önemli tanı kriteri çocuklarda huzursuzluk, halsizlik, onun dışında kilo alamama gibi problemler olması. Erişkin hasta gibi değil. Erişkin hastalarda idraiyolu enfeksiyonu olduğu zaman kendileri geliyorlar bize diyorlar ki idraiyoluda yanmam var, böbreklerim ağrıyor, gebeğimin altında, mesainin üzerine bir hafif dolgunluk hissediyorlar. Ama çocuklar bunu söyleyemiyorlar. Eğer ateşi de yoksa, çünkü bir kısım idraiyolu enfeksiyonunda ateş de olmuyor hakikaten. Böyle bir durumda hakikaten tanımak zor. Eğer çocuk kilo alamamışsa, çocukta böyle huzursuzluk varsa, kusmalar oluyorsa ara ara, sebebi açıklanamayan kusmalar oluyorsa mutlaka bir idrar tahlili yaptırmak lazım. Şüphelenilirse gerekirse idrar kültürü de yaptırmak. Ve idraiyolu enfeksiyonu olup olmadığını araştırmak çok önemli. Peki özür dilerim sözünüzü kesiyorum. Diyelim ki biz bunu gözden kaçırdık. İdraiyolu enfeksiyonları ilerledi. Bu hangi hastalıklara yol açıyor? Yani enfeksiyonun ilerlemesi çocuğunun ileriki yetişkinlik hayatındaki yaşamını da etkiliyor değil mi? Çok önemli bir noktaya temas ettiniz. Bugün Türkiye'de yaklaşık 23 bin kadar böbrek nakli bekleyen hasta var. Ve bunların da çoğunun neden olduğunu araştırılırsa enfeksiyonlar olduğunu görüyorsunuz. Bunların çoğu atlanan enfeksiyonlar. Böbrek zamanla eğer idraiyolu enfeksiyonu tanınamazsa yeterince tedavi edilemezse böbrek zamanla çürümeye başlıyor. Ve böbreğin belli alanlarında lokalize hasarlanmalar oluşuyor. Ve bunların geri dönüşü yok. İstediğiniz kadar antibiyotik kullanın. Bunlar bir süre sonra böbreğin Kronikleşiyor mu artık? Tabii ki kronikleşiyor ve böbrek cansız bir netme dokusu haline geliyor. Ve böbrek yetmezliği ve çocukluktan başlayan bir hipertansiyon söz konusu oluyor. Bu nedenle böyle bir az önce saydığımız şikayetleri olan çocuklarda öncelikle idraat hali ve ultrasonu mutlaka yapmak lazım. Hele hele idraiyolu enfeksiyonu tekrarlıyorsa ve ultrasonda herhangi bir problem varsa örneğin böbrekte bir genişleme varsa mutlaka son dolu film dediğimiz filmi de çekmek gerekli. Bu aslında çok hastalarımızın korktuğu bir film ama son derece ince, kibar, nazik bir şekilde bunu yapabilmek mümkün. 5 dakikalık bir test. Ama özellikle reflü dediğimiz hastalığı tanımada çok önemli. Reflü dediğimiz hastalık nedir? Normalde idrar kanalının mesaneye açıldığı yerde bir check valve gibi bir mekanizma vardır. İdrar buradan yukarıdan aşağıya doğru geçer ve geriye dönmez. Böbreğe geri dönmez. Ama bu check valve mekanizması bozulursa eğer bu sefer böbrek yavaş yavaş mesaneki enfekte idrarla temas ettiği için çürümeye başlar. Bu nedenle aslında reflünün de dereceleri var. Birinci, ikinci derece reflüleri biz tanıdığımız zaman çok telaşlanmıyoruz ama üçüncü, dördüncü, beşinci derece reflüler varsa bunları mutlaka yakın takip etmek lazım. Böbreği çürütüp çürütmediğini görmek lazım. Onun dışında koruyucu antibiyotik mutlaka çocuklara vermek lazım. Cerrahi tabii ki acele etmemek lazım ama bu hastaların yaklaşık %50 kadarı cerrahiye gidiyor. Öncelikle biz bu hastalarda bakın enfeksiyondan cerrahilere geldim. Endoskopik tedavi bu hastalarda öncelikle yapıyoruz.Endoskopik tedavi nedir? O reflü olan yeri mesela bir enjeksiyonla orayı genişleten bir materyal enjeksiyonu dediğim 5 dakikalık bir işlemdir. Hasta aynı gün taburlu olur orayı daraltıyoruz. Bunun %70 başarısı var ama başarısı olursa açık cerrahi yöntemler hatta yeni yeni robotik cerrahi yöntemler çıktı Biz de çocuklarda robot ameliyatını ilk defa Türkiye'de yapan kliniğiyiz. Şu ana kadar 3 hasta da son 6 ay içinde uyguladık. Peki şimdi çocuk derken bizim hakkımızda daha çok küçük 2 yaşında 3 yaşında geliyor ama çocuk tabii ki de 15 yaşında 18 yaşında kadar hala çocuk. Türkiye'de bu çocuk roleti alanında en çok yoğunlaşılan yaşlar hangileri? Şimdi tabii hastalıklara göre değişiyor ama özellikle bizim çok yoğun çalıştığımız yaş grubu ilk 10 yaş. Sıfır 10 yaş doğar doğmaz inmemiş testisle bile başlayabiliyorsunuz. Böbrek taşlı bir hastanız varsa bebekken bile olabiliyor böbrek taşları. Hayat boyu hastayı takip edebiliyorsunuz. İdrar kaçırma problemleri ise... Ve geçmişte hep ne diyebilinirdi? İşte çocuk korkmuştur, psikolojisi bozulmuştur, bir şey mi oldu acaba? Psikolojik nedenler düzelir düzelir denirdi. Ama herhalde öyle değil. Sizden dinleyelim mi neden oluyor? Şimdi eskiden sizin de söylediğiniz gibi biz bunun psikolojik bir probleme bağlı olduğunu zannederdik. İşte anne ile baba arasındaki evdeki bir problem. Kardeşte olan yeni kardeş doğması gibi problemlerden dolayı çocuğun idrarı kaçırdığı düşünülürdü. Ama son yıllardaki yayınlara baktığımızda bunun böyle olmadığı... Aslında çocuk idrar kaçırdığı için bu tür psikolojik problemlerden sonradan geliştiğini yayınlar gösterdi. Neden oluyor diye sorduğunuzda biz aslında öncelikle bir sınıflama yapmamız gerekiyor. Çünkü bütün idrar kaçırma problemlerinde sebepler farklı. Şimdi biz şöyle sınıflıyoruz. Gece idrar kaçıran çocuklar bir grup. Bir diğer grupta gece kaçıran ve gündüz kaçıran grup. Yani gece kaçıran ve gündüz kaçıran diye özetleyebilirim. Gece kaçıranlardaki asıl problem uykularının ağır olması. Yani önemli bir grubunda böyle bir problem var. Bunun neden olduğunu bilmiyoruz. Zamanla da azalabiliyor. Bir diğer problem de gece idrar çıkarma miktarlarının, idrar üretme miktarlarının fazla olması bu çocuklarda. Ve buna bağlı olarak da mesane kapasitelerinin olması gereken kapasiteden daha düşük olması. Bunun da neden olduğunu bilmiyoruz. Ama bazı çocuk nasıl geç diş çıkarırsa, bazı çocuk nasıl geç yürürse o yaştaki çocuğun mesanesi de küçük olabilir. Zamanla büyüyebilir. Bu belli bir süreç içinde düzelebilir. Bu çok patolojik bir şey değildir gece idrar kaçırması. Ama zamanla düzelecek diye de beklemek de doğru değildir. Bazı hastalarımız var. 12-13 yaşında geliyorlar. Kapıdan içeri girdiği zaman bakıyorsunuz çocuk mahçup. Yerin dibine girmiş gelmek istemiyor annesiyle doktora. Artık olan olmuş. Çocuğun o mizacına yansımış, karakterine yansımış böyle çocukları ailelerin geç kalmadan 5 yaşına kadar tabii takip ediyoruz. Ama 5 yaşından sonra bu tür problemler varsa bir an önce bizlere getirmeleri gerekiyor. Tedavisi de var. Tedavisi de mümkün. Ama çok nadir de olsa, neyse ki nadir de olsa 20 yaşın üzerinde hala gece idrar kaçıran, yatağa asıltan hastalarımız da var. Bu da herhalde ihmalden kaynaklansayarak. Kesinlikle öyle. Tabii bizim tedavide yaptıklarımız gece idrar kaçıran hastalardan bahsediyorum. Neler? Eğer ağır uyuma problemi varsa alarm tedavisi veriyoruz hastalara. Onları şartlı bir refleksle uyandırmaya yönlendiren bir tedavidir. Başarı oranı çok yüksektir. Ancak 3 ay düzenli kullanmaları gerekiyor bu alarmı. %80 başarısı var. Fakat şu hasta buna 3 ay uyumadığı için erkende kesebiliyor. Bunun yerine çok etkili bir ilacımız var. Ağızdan alınan bir ilaç. Aslında tablet değil. Tablet olsaydı çocuk bir yarım bardak suyla içecekti. O da idrar kaçırmasına sebep olacaktı. O yüzden dilin altından emirleyecek şekilde geliştirilmiş bir ilaç bu. Çok etkin, alınır alınmaz, çok kısa sürede etki ediyor. Fakat düzenli kullanmayı gerektiriyor. Kestiğiniz zaman da bu ilacı tekrar idrar kaçırma problemleri başlayabiliyor. Ama en azından bir misafirliğe gidildiğinde, bir okul gezisine gidildiğinde, bu tür ilaçlar hastalar kullandığında çok ciddi bir şekilde fayda görüyorlar. Yani şunu söyleyebiliyoruz. Tedavi edilebilen bir rahatsızlık. Kesinlikle. Bunu 20 yaşına kadar bekletmenin hiçbir anlamı, önemi yok. Kesinlikle. Şunu da söyleyeyim. Bilinçli olmak gerekiyor. Kesinlikle. Bu ilaçla ilgili olarak bütün hastaların aşağı yukarı sorduğu bir şey var. Bu hastalık, bu ilaç kısırlık yapıyor mu? Bu eskiden kullanılan bir ilacın üzerine yapışmış bir etikettir. Ama şu anda bu ilaçlar artık kullanılmıyor. Yani şu anda günümüzde kullandığımız ilaçların hiçbirinde kısırlık gibi bir yan etki kesinlikle yok. Hastalarımıza da bunu buradan söylemek istiyorum. Peki hocam. Şimdi seyircilerinizden de sorular geliyor. Elektronik Posta ve Twitter üzerinden. Bir seyircimizin bir yaşında bir evladı varmış ve doğuştan böbrek taşı varmış. Her ay kontrole gidiyorlarmış. Taş ne büyüyormuş ne küçülüyormuş aynı büyüklükte duruyormuş. Ve geceleri ağlayarak uyanıyormuş. Antibiyotik kullanıyormuş. Ne yapacağım hocam? Doğru bir şey mi yapıyorum ne yapmalıyım diyor. Taşın boyutuyla ilgili herhangi bir bilgimiz var mı? Bilginiz yok. Şimdi şöyle bir yaşında bebek aslında çok telaşlanmamak lazım ama genellikle bez kullanan bebeklerde anneler çocukların bezini açtıkları zaman böyle pembe renkli ya da kiramit renkli tuz kristalleri görebiliyorlar. Ve hemen telaşlanıp eyvah çocuğumuzda taş mı var diye girebiliyorlar. Bu büyüme süreci içinde böbrekler de gelişiyor, böbrekler de değişiyor ve aslında emmesi gereken tuzlar emilemeyebiliyor. Dolayısıyla bizim tuz dediğim şey kristal. Aslında henüz taş olmamış küçük parçacıktan bezlere geldiği zaman hastalarda büyük bir telaş oluyor. Ama burada yapılması gereken şey çocuğa su içmeyi bir an önce özendirmek. Yani ilk dört ay anne sütü alıyor çocuklar. Kesinlikle anne sütüne devam edilmeli. Ama dördüncü aydan itibaren de su içmeyi çocuklar başlamalılar. Genellikle bunlar ürat ve fosfat kristalleridir ve bol suyla bunlar atılırlar. Ama hastamızın söylediği taşın boyutu ve lokalizasyonu bebeğin içeride olduğu çok önemli. Biz genelde 4 mm altındaki taşları taş demiyoruz, kum diyoruz. Bunlar genellikle çok rahat atılırlar. Hiçbir şekilde obstrüksyona sebep olmazlar. O yüzden çok telaşlanmamak lazım. Ama bundan daha büyükse bu çocuğun çok yakın takip edilmesi lazım. Acaba bu taş böbreği tıkamış mı, idrak kanallarını tıkamış mı? Enfeksiyona sebep oluyor mu, büyüyor mu? Hatta bundan daha da önemlisi çocukta bu taşa sebep olan bir metabolik problem var mı? Bunlar genelde kalıtsal geçişli hastalıklardır. Anne babadan gelirler. Örneğin sistin atılımı fazla mı? Oksalat atılımı fazla mı? Bu çocuğun kalsiyum atılımında bir problem mi var? Bu yaşanacak mı? Bunların araştırılması lazım. Böyle hastalarda genellikle 24 saat idrar topluyoruz. 24 saat idrarda bu tür maddeleri araştırıp ona göre tanı ve bu taşın yeniden oluşumuna önleyici tedaviler yapıyoruz öncelikle. Biz yetişkinlerde ne diyoruz? Evet genetik faktörler etkili ama çok az sıvı tüketmek, su içmemek, günde en az 10 bardak su içeceksiniz. Böyle önlenebilir böbrek taşları, böbrek rahatsızlıkları diyoruz. Siz biraz önce evet çocuğa 4 aydan sonra sıvı vermek gerekiyor, su vermek gerekiyor dediniz ama onun dışında ne yapılabilir? Aileler bunu nasıl önleyebilir? (Böbrek taşlarından yeni doğan bir çocuğu korumak mümkün mü? Genetik faktörler tabii ki etkili ama. Şimdi 40-45 cc kilograma günde sıvı alımı bizim önerdiğimiz şeydir. Bunun dışında aslında çok da korumak, ailelerin yapabileceği bir koruma önlemi yok. Sadece bizim yapacağımız testler sonucunda eğer örneğin çocuğun kalsiyum atılımı problemi varsa ya da oksalat atılımında, sistin atılımında problem varsa bunlara yönelik medikal tedaviler başlanabilir. Çoğu hastamız şunu soruyor, benim çocuğumun kalsiyum taşı var, acaba kalsiyumu kısıtlamalı mıyım? Kesinlikle bu yanlış bir şey. Büyüme, gelişme çağında olan bir çocukta kemik gelişimi çok önemli. Kalsiyumu kısıtlamayı kesinlikle önermiyoruz. Normal kalsiyum alımı devam etmesi gerekiyor. Ve en önemli şey çocuklarda taş oluşumunu engellemede tuz alımını kısıtlamak. Eğer çocuğunuzda taş varsa mümkünse bu tuzlu gıdalardan, çipslerden çocuklar çok severler. Turşudan mesela, bunlardan kaçınmak lazım. Aborucu bir yiyeceklerden kaçınmak lazım. Gazlı, sodalı içeceklerden, çikolatadan, gofretten kaçınmak lazım. Aslında bu söyledikleriniz sadece çocuklar için değil, bizim için de geçerli herhalde. Elbette. Çünkü daha önce konu kaldığımız doktorlarımızdan dinlediğimizde herhalde dünya ortalamasının bayağı üzerinde sofra tuzu kullanıyoruz. Bu konuda aşmış durumdayız. O zaman programımızın da yavaş yavaş sonuna geldiğimiz için toparlamaya çalışıyorum. Bonsuz tüketeceğiz, tuzu azaltacağız. Başka neler yapacağız? Küçüklükte başlayacağız. Son cümlelerinizi alayım sonra kapatacağız programımızı. Çocuklar hepimizin en değerli varlıkları. Mutlaka problemler olacaktır. Önemli olan burada doktorla ailenin iyi bir ekip oluşturması, yetkin bu konuda bilgili kişilerle iyi bir işbirliği sağlanması. Burada yapılacak en önemli şey bunlar. Tarama testlerine mutlaka çok ihtiyaç var. Hiçbir problem olmasa bile ilk beş yaş içinde hiç idrar tahlili yaptırmamış, hiç ultrason yaptırmamış bir sürü çocuk var Türkiye'de. Bunları mutlaka yaptırmak. Çocukları ihmal etmemek lazım. Diyetimize çok önem vereceğiz. Kabız kalmak idrar yolu enfeksiyonlarına çok sık sebep oluyor. Belki çok güzel geçtim idrar kaçırmaları ama sadece kabızlığı bile önlesek idrar kaçırmalarının %50'sini önlüyoruz. Daha detaylı inşallah başka bir programda onları konuşuruz. Çok teşekkür ediyoruz verdiğiniz bilgi için. Ayaklarınıza sağlık. Efendim biz bugün doçent doktor Koray Aras'la çocukların sirolojik problemlerden bahsettik. Hafta içi her gün olduğu gibi yarın da sizlerle olacağız. Yarın görüşene dek. Hoşçakalın, sağlıkla kalın. Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı Biden'ın önümüzdeki günlerde yapacağı Türkiye ziyaretinde masada neler olacak? Açı yarın akşam 21.30'da TRT Haber'de.